Diş estetik uygulamaları, diş beyazlatma, implant uygulamaları
Prof. Dr. Ahmet Ersan Ersoy, Beyaz TV'de yayınlanan "Sağlık Zamanı" programına konuk oldu. Diş estetik uygulamaları, diş beyazlatma, implant uygulamaları ve benzeri konular hakkında merak edilen soruları yanıtladı.
S: Son günlerde diş estetik uygulamalarını çok sık duymaya başladık. Bu uygulamalar genel olarak estetik için yapılıyor fakat bu tür uygulamaların sağlık açısından önemi nedir acaba?
C: Çok fazla farkına varılmayan organlardan biridir dişler. Ancak dişlerde bir rahatsızlık olduğunda farkına varılır. O zaman da çok uzun ve yorucu tedaviler, ağrılı tedavilerle karşılaşılır. Başlangıçta yakalanmış ve tedavisine başlanmış dişler, çok kolay, çok ucuz ve çok kısa sürede tedavi edilebilirler.
Dişlerin kendi hastalıkları, çürükler, çevresindeki iltihaplar genel sağlığı etkileyen faktörlerdir. Bir diş rahatsızlığında böbreklerin, kalbin, gözün, eklemlerin etkilendiği söylenir, bunlar doğrudur. Bu rahatsızlıklarla beraber çiğneme fonksiyonu bozukluğuna, fonasyon, yani konuşma bozukluğuna neden olur, en sonda da estetiği bozar.
Günümüz sosyalleşme dünyasında estetik (diş estetiği) öne çıkarıldı, fakat biz diş hekimleri olarak bu üçünü ayrı düşünemeyiz. Hepsini aynı seviyede götürmemiz gerekir. Estetiği, fonksiyonu ve fonasyonu, yani konuşmayı aynı seviyede tutacak uygulamalar yapmamız gerekir.
S: Diş Beyazlatma nedir?
Diş ağartma yani diş beyazlatma yöntemi koruyucu uygulamalardandır. Tüm tıp uygulamalarında olduğu gibi diş hekimliğinde de koruyucu uygulamalar öncelik taşımalıdır. Diş beyazlatma, dokulara zarar vermeden o bölgeye uygulanan bir takım maddeler ile dişlerin renginin açılmasıdır.
S: Diş beyazlatma ile ilgili birçok yöntem duyuyoruz, market raflarında bile bununla ilgili ürünlere rastlamak mümkün. Bunlar gerçekten dişleri beyazlatır mı? Beyazlayan dişler tekrar sararır mı?
C: Genel olarak diş beyazlatma olarak yerleşmiş olan terimin aslında diş ağartma olarak kullanılması daha doğrudur. Diş ağartma, kişinin kendi diş renginin daha açık hale getirilmesidir. Peki, dişteki renklenmeler nasıl oluşuyor? Kahve, çay, şarap gibi içecekler ve sigara kullananlarda özellikle dişin yüzeyinde lekelenmeler meydana geliyor. Bu lekelenmelerin çoğu düzgün diş fırçalama alışkanlığı ile giderilebiliyor. Fakat dişler iyi fırçalanmıyor ve ağız hijyeni yeteri kadar sağlanmıyorsa, fırçalama bu lekelerin giderilmesinde yeterli olmuyor. Bu durumda mutlaka bir hekime başvurulması ve uygulamanın hekim tarafından yapılması gerekiyor. Bu tip diş lekeleri bizler tarafından çok kolaylıkla temizlenebiliyor.
Bir de dişin kendi mine yapısında renklenmeler ve bozulmalar oluyor ki bunlar daha derin ve temizlenmesi zor olanlardır. Ağartma, yani diş beyazlatma yöntemleriyle bazı kimyasallar kullanılarak mine içindeki renk açılıyor.
Bunun, söylediğiniz gibi klinikte hekim tarafından yapılanı ve, bunun altını özellikle çiziyorum, hekim tarafından önerilen ve onun tarafından yönlendirilerek evde yapılanı var. Her gördüğümüz maddeyi dişlerimizde kullanmamamız gerekir. Evde yapılanlarda bir plak hazırlanır, bu plak hekim tarafından hazırlanmalıdır. Hekimin önerilerinin dikkate alınması gerekir. Çünkü kullanılan madde diş etlerine zarar veren bir maddedir. Bu maddelerin çok dikkatli kullanılması gerekir. Bu yüzden benim ve meslektaşlarımın önerisi klinikte uygulanan beyazlatma yöntemleridir.
S: Kişinin dişleri diyelim ki oldukça sarı, bu dişler bembeyaz hale getirilebilir mi?
C: Renklenmeler ile ilgili nedenler vardır. Mesela antibiyotik kullanımına bağlı renklenmeler, florun fazla kullanılmasına, - içme sularındaki flor bir zamanlar çok fazlaydı -, bağlı renklenmeler söz konusudur. Ayrıca dişin kendi yapısından kaynaklanan renklenmeler de vardır. Bunlar çok zor açılan renlenmelerdir. Fakat yaşla birlikte, - fizyolojik renklenme diyoruz -, dişler koyulaşır. Bu tip renklenmeler daha kolay açılır. Yani hastanın diş yapısına bağlı olarak, kullandığımız maddenin etkisi ve hekimin becerisiyle birlikte uygun tedaviler sağlanabilir. Ama kişinin kendi diş renginden daha beyaz olmasını sağlamamız zordur. Fakat kendi dişinin renk tonunu açarak daha açık bir renk elde etmemiz mümkündür.
S: Beyazlatma sonrası dişler eski rengine ne kadar sürede döner ya da döner mi?
C: Diş beyazlatma sonrasında hastanın dişlerine çok iyi bakması gerekir. Ağız hijyenini çok iyi sağlaması gerekir. Kendi dişlerinizdeki bakımsızlık o renklenmeyi yaptıysa, bizim yaptığımız işlemlerden sonra da iyi bakım olmazsa renklenmeler tekrar meydana gelebilir. O yüzden belli zamanlarda kontrol edilmesi, çok iyi ağız hijyeninin sağlanması gerekir. Bunun için bir süre vermek doğru değildir. İyi bakılırsa belki bir daha böyle bir işleme gerek kalmayacaktır.
S: Zaman zaman dişlerde kayıplar söz konusu oluyor ve bu da estetik uygulamalar kapsamına giriyor. Bu tür diş kayıpları ya da kırılmalarda ne tip tedaviler uygulanmaktadır?
C: Özellikle çocuklarda travmaya bağlı ufak kırılmalar varsa, dolgu malzemeleriyle, kompozit malzemelerle rahatlıkla restore edebiliyoruz. Doku kaldırılması gereken durumlarda en az dokuyu kaldıracağımız, mesela lamina uygulamalarından söz edilebilir. Daha ileriye gidildiğinde dişin tüm yüzeyinden doku kaldırarak tam kronlar, kaplamalar, yapılabilir.
Hastalarımızdan çok aldığımız bir soru: "Dişimi kaybediyorum, dişimi kaybetmek istemiyorum. Ne yapabilirim?". Eğer dişten doku kaldırma gereği varsa, onun yerine koyacağımız materyaller artık çok yeterli ve hemen hemen aynı özelliktedir. Örneğin mine dokusunu kaldırdığımızda, mine ile aynı özellikte bir başka materyali yerine koyuyoruz ve tamamlıyoruz. Bu sayede dişi kaybetmiş olmuyoruz.
S: Dokuyu kaldırmadan da yapabileceğimiz estetik uygulamalar var mıdır?
C: Lamina demiştim, o da çok popüler şu anda. Lamina, dişin ön yüzünden ya hiç doku kaldırmadan ya da biraz doku kaldırarak hazırladığımız seramik materyalin oraya yapıştırılmasıdır. Bunu özellikle söylemek istiyorum, lamina farklı bir uygulama değildir. Bizim gerek gördüğümüzde yaptığımız uygulamalardan sadece biridir. Bazı durumlarda laminanın uygulanamadığını da söylemek gerekir. Diş boyunun kısa olduğu durumlarda, kapanışta dişlerin birbiri üzerine doğrudan baskı yaptığı durumlarda, çürük insidansı yüksek hastalarda lamina uygulanmaz.
Mesela, dişlerde hiçbir doku kaybı yok, renklenme yok, sadece estetik amaçlarla dişin önde olması, diş boyunun uzun olması istendiği durumlarda lamina iyi bir seçenektir. Beyazlatma yöntemleriyle beyazlatamadığımız dişler için de lamina uygulanabilir.
S: Laminaların kalıcılığı ne kadardır?
C: Biyolojik ortamlarda süre verilmez. Eğer uygulama doğru yapılmış, doğru kullanılıyor ve iyi bakım yapılıyorsa bunun süresi yoktur.
S: Diş kayıplarında implant tedavisinden başka hangi yöntemler kullanılmaktadır?
C: İmplant uygulaması için diş eksikliği olması gerekir. Bir dişten, dişlerin tamamen kaybedilmesine kadar olan dişsizliklerde implantları farklı sayılarda uygulayabiliyoruz. Bunu da söylemem gerekir ki implant uyguladığımızda üzerine yapılacak olan protez ortadan kalkmaz. Biz implantı bize destek olan dişin kökü amacıyla kullanıyoruz.
İmplant her dişsizlikte mutlaka uygulanması gereken bir yöntem değildir. Kaybedilen dişin neden kaybedildiği, kaybedildikten sonra kemiğin sağlığı, üzerindeki dişetinin sağlığı, çevre dişlerin sağlığı, ağız içi durumlarının değerlendirilmesinden sonra uygun görülürse implant uygulamaya karar verilir.
İmplant, diş hekimliğinde bir devrimdir. Artık hareketli protezleri ortadan kaldırmak üzeredir. Eskiden 100 tane hareketli protez yapıyorsak, şimdi artık 3-5'e düştü. Çok kısa süre sonra o da kalkacaktır.
Bir diş eksikliği varsa, implant uygulamasından önce, komşu dişlerin görünmeyen yüzeylerinden destekler alarak o bölgelere köprüler yapılabilir. Komşu dişler sağlıksız ise o dişleri de tedavi etmiş oluruz. Bu durum hem o dişlerin tedavisini hem de dişsizliğin tedavisini sağlar. Diş hekimliğinde kullanılan materyaller, yöntemler bize birçok alternatifler sunuyor, dolayısıyla her dişsizlikte hemen implant tedavisi yaptıralım demememiz gerekiyor.
S: İmplant tedavisi ağrılı bir tedavi midir?
C: Kesinlikle değildir. Çekim gereği olan dişler geliyor, ben diş çekiminin implanttan daha zor olduğunu düşünürüm mesela. Ağrı ikisinde de yoktur. Çünkü anesteziden sonra hastamızın hissettiği hiçbir şey yoktur. Yeni yöntemlerle, geniş ameliyatlarla değil, eğer kemik ve üzerindeki dişeti uygunsa, sadece implantı yerleştireceğimiz bölgede implantın genişliği kadar bir dişeti kaldırarak yerleştirme yöntemlerimiz vardır. Ameliyattan 1-2 saat sonra hasta normal günlük yaşantısına devam edebiliyor. Anestezi olduğu için de herhangi bir ağrı hissetmiyor.
S: İmplant uygulama sürecini anlatır mısınız?
C: Mesela dişsizlik var, bir veya daha fazla implant yerleştireceğiz. Öncelikle radyografik görüntülerle kemiğin ve dişlerin durumunu tespit ediyoruz. İhtiyaç gördüğümüz taktirde tomografik yöntemlerle üç boyutlu olarak o bölgedeki kemiğin kalınlığını, genişliğini, yüksekliğini, çevredeki anatomik yapıyı inceliyoruz. Bu verileri değerlendirdikten sonra uygun gördüğümüzde implant uygulama süresi hazırlıklarıyla beraber yaklaşık yarım saattir.
Normalde implantın kemiği sıkı sıkıya sarma süresi 3 aydır. Biz bu 3 aylık iyileşme süresini bekliyoruz. Fakat yine de söylemek isiyorum, ilk hafta içinde üst yapının yapılabileceği implant uygulamaları da vardır fakat bu hala çok az sayıdadır. Bizim için ideal olanı iyileşme süresini bekleyip üst yapının yapılmasıdır.
S: İmplant tedavisi için yaş sınırı var mıdır?
C: Biz diğer uygulamalarda da olduğu gibi, büyüme ve gelişim süresinin tamamlanmasını bekleriz. Özellikle sabit uygulamalarda, çocuklarda karışık dişlenme dönemlerinde protez ile ilgili birşey yapılmaz. Kızlarda 17-18, erkeklerde 21-22 yaş, kişiye göre değişse de büyüme ve gelişme süresinin tamanlandığı yaşlardır. Sabit uygulamalar mümkün olduğunca bu süreden sonra yapılmalıdır. İmplant uygulamalarını da bu yaşlardan sonra yapmak gerekir. Ama çocuk ön santral dişini kaybetmişse bu dönemde o tek implant yapılabilir.